Stres Yönetimi İçin Uygulayabileceğiniz 2 Basit Adım

Modern hayatın gereklilikleriyle birlikte neredeyse hiç sıfırlanmayan yapılacak listesi en büyük stres kaynaklarından biri.

Su altında nefes almaya çalışıyormuşuz gibi hissettiren stresle nasıl baş edebiliriz? Nasıl daha dirençli daha da önemlisi huzurlu olabiliriz?

Oldukça yoğun bir iş temposuna sahip Metin Liçis, kendi hayatından yola çıkarak, stres yönetimi için 2 basit öneride bulunuyor.

Metin Liçis, stressiz bir hayata sahip olma arzususun dahi tek başına bir stres unsuru olduğunu vurguluyor ve doğru miktarda baskının bizi ileriye taşıyabileceğine inanıyor.

Başarılı iş insanı bu doğrultudan hareket ederek atılması gereken ilk adımın gereksiz stres kaynaklarının tespit edilmesi olduğunu söylüyor.

Başarılı iş insanı Metin Licis sözlerine şu şekilde devam ediyor:

“Fazla stresi ortadan kaldırmazsak, kendimize bakmamız veya zihnimizi daha dirençli olması için eğitmemiz mümkün olmaz. Bu yüzden işe gereksiz stres unsurlarını tespit ederek başlayın ve onları ortadan kaldırın. Bu şekilde söylendiğinde ne yapacağınız konusunda hala net bir fikre sahip değilseniz, birkaç örnek ile açıklama getirmeye çalışayım;

• Gece geç saatlere kadar çalışıyorsanız, kendinize daha erken bir durma noktası belirleyin.
• Eğer mümkünse iş yükünüzü biraz azaltın. Her şeyi siz yapmak zorunda değilsiniz, çalışma arkadaşlarınıza güvenin, yükünüzü bölün.
• Her şeye evet demeyi bırakın ve kesinlikle daha az toplantı yapın.
• Biriyle sürekli olarak çatışma yaşıyorsanız aranıza mesafe koyun. Israrla aranızdaki iletişim sıkıntısını çözmeye çalışmayın. Zaman, bunu sizin yerinize yapacaktır.
• Sizi geceleri ayakta tutan oyun oynama veya film izleme gibi alışkanlıklarınız varsa bunları kontrol altına almaya çalışın. Daha çok uyuduğunuzda, düşüncelerinizden kaçmak için bir şeyler ile oyalanmanıza ve uykusuz kalmanıza gerek kalmayacak.
• Gündeme ilişkin gelişmeler sizi rahatsız ediyor ve size üzüntü veriyorsa bir süre bunlardan uzak durun. Özellikle sosyal medyada beklemediğiniz anda maruz kaldığınız olumsuzluklar sizi kötü etkileyebilir.

Bu örnekler yaşam tarzına göre çoğaltılabilir ancak meselenin özü, yapılacaklar listenizi, zihninizi hafifletmek. Bu adımı başarıyla tamamladığınızda sıra kendinizi yenilemeye gelecek.

Kendini yenilemek iddiaları bir söylem olsa da bunu gerçekleştirmek oldukça kolay. Yine birkaç örnek ile basitleştireyim;

• Düzenli uyumak
• Doğada kısa yürüyüşler yapmak
• TV, bilgisayar, telefon gibi uyaranlarla ilgilenmeden güzel bir kahve içmek
• Arada bir şekerleme yapmak
• 10-15 dakikalığına dahi olsa iş aralarında güneş ışığı almak

Bunlardan yalnızca bazıları.

Benim bunları yapmak için vaktim yok demeden önce düşünün, vaktinizin ne kadarını ‘yapılacaklar listesi’ üzerinde çalışarak geçiriyorsunuz? Muhtemelen zamanınız çoğu, bu maddeleri halletmek yerine bu maddeler hakkında düşünmek ve strese girerek geçiyor. 1 günde yapabileceğiniz iş bellidir, tüm zamanınızı kalan işler hakkında endişelenmeye harcamak yerine kendinize vakit ayırabilirsiniz. Üstelik ertesi gün daha fazla iş halletmeniz de kaçınılmaz.”

Kişiselleştirmiş Müşteri Deneyiminin Önemi

Teknoloji ve yazılım firması sahibi Metin Liçis, hızlanan dijital dönüşüm ile birlikte kişiselleştirilmiş müşteri deneyiminden uzaklaşıldığını bunun ise markalar için tehdit oluşturduğunu dile getirdi. Liçis, teknoloji ile birlikte tüketicileri özel hissettiren insani unsurların göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.

Başarılı iş insanı Metin Licis, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Dijital iletişim, otomasyon ve yapay zeka çağında insan dokunuşu kayboldu. Müşteri deneyimi, standartlaştırılmış e-posta yanıtlarına, yazılı sanal yardıma ve programlanmış sohbet botlarına bırakılıyor. “Gerçek bir kişi” ile konuşmak bir yenilik haline geldi ve kişisel dokunuş uçup gidiyor. İşletmeler, müşteri deneyiminin her bölümünü sistemleştirmenin zamandan ve nihayetinde paradan tasarruf sağladığını düşünüyor. Fark etmedikleri şey ise müşterilerin istediği şeyin bu olmadığı.

Yapılan son araştırmalara göre tüketicilerin;

• Yüzde 80’i, kişiselleştirilmiş deneyimler sunan bir markalardan ürün/hizmet satın almayı tercih ediyor,
• Yüzde 71’i alışveriş deneyimleri kişisel olmadığında hayal kırıklığına uğruyor.
• Yüzde 63’ü, kötü bir kişiselleştirme deneyimi sunan şirketlerden ürün ve hizmet satın almayı bırakıyor.

Tüm bu unsurlar dikkate alındığında kişiselleştirme; maliyeti 50’ye kadar azaltıyor, kar marjını ise yüzde 5 ile 10 arasında artırıyor.

Küçük İşletmelerin Büyümesini Engelleyen Pazarlama Hataları

Pazarlama; zaman, bütçe ve bilgi yetersizliği nedeniyle genellikle küçük işletme sahipleri için büyük bir zorluktur. İşletmenizi büyütmek ve müşterilerin gelmesini sağlamak için çok önemli olan pazarlamada, pek çok hata yapıldığı da bir gerçektir. Biz de, küçük işletmelere yardımcı olmak için ünlü iş insanı Metin Liçis ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Bu yazıda, Metin Liçis tarafından gözlemlenen, küçük işletmelerin yaptığı bazı pazarlama hatalarının listesini ve bunların nasıl düzeltileceğine dair bazı fikirleri bulabilirsiniz.

Web Sitesinin Olmaması

Bazı küçük işletmelerin web siteleriyle ilgili yaptığı en büyük hata, onları ihtiyaç olarak görmemeleridir. “Trafik çekmeyecek”, “Sürdürmek için zamanım yok”, “Web tabanlı bir işletme değilim.” gibi pek çok bahane, küçük bir işletmenin büyümesinin önündeki en büyük engeldir.

On ya da yirmi yıl önce, bir işletme web sitesine sahip olmadan da başarılı olabilirdi. Gerçek mekanda faaliyet gösteren bir mağaza, yerel olarak reklam verebilir ve ağızdan ağza yayılma yoluyla müşterileriyle ilişki kurabilirdi. Ancak, bu akıllı telefonlardan ve ücretsiz Wi-Fi’den önceydi. Artık insanlar yerel olarak bir mağaza arıyor olsalar bile çözüm aramak için interneti kullanıyor.

Bir web sitesi, işletmenize özgünlük imajı verir. Web sitesini, şirketiniz için ileriye dönük bir pazarlamacı ve bir iletişim aracı olarak düşünün. İşletmenizi büyütmek ve müşterilerinizle iletişim halinde olmak için etkili bir web sitesine sahip olmak, size çok büyük fayda sağlayacaktır.

İzleme veya Raporlama Yapılmaması

Diyelim ki, işletmenizin bir web sitesi var ya da farklı yollarla reklam ve pazarlama yapıyorsunuz. Her şeyi doğru yapıyor olsanız bile, hangi eylemlerin hangi etkiye sahip olduğunu bilmek çok önemlidir. Pazarlama çabalarınızı takip etmeyerek, neyin işe yarayıp neyin yaramadığını ve bazı ince ayarlarla neyin işe yarayabileceğini göremezsiniz. Ne tür bir iş yürüttüğünüzden bağımsız olarak, eylemleri izlemek çok önemlidir.

Çoğunlukla çevrimdışı reklam kaynakları ile çalışıyor olsanız bile, izleme yapabileceğiniz pek çok yol olduğunu unutmayın. Takip önemlidir, çünkü ölçülemeyen şeyler iyileştirilemez.

Doğru izleme olmadan, iyi bir iş yapıp yapmadığınızı bilemezsiniz.

Hedef Kitlenin Olmaması

Ürün ve hizmetlerin çoğu herkes için değildir. İnternet, dünyanın her yerinden insanları aynı alışveriş merkezi alanına toplayan bir çatıdır. Bu, daha fazla rakip mağaza anlamına gelirken, aynı zamanda çok daha fazla insan anlamına gelir.

Geleneksel reklamcılık, insanları bir ürüne ihtiyaç duyduklarına ikna etmekle ilgiliydi. Fakat, bu artık çok fazla işe yaramıyor. İnsanlar daha bilgili ve daha meraklı hale geldi.

Pazarlama, çözebileceğiniz bir sorunu olan insanları ya da ürününüze daha fazla ilgi gösterecek insanları bulmaya doğru kaydı. Siz de bunu kullanarak, ürününüzü doğrudan onlara pazarlayın. Adınızı ve reklamlarınızı belli bir kitleye göstermek, size çok sayıda ziyaretçi çekecektir.

Bu nedenle, ürününüze dikkatlice bakın ve kimin ona ihtiyacı olduğunu düşünün. Sahip olduğunuz yanıtları kullanarak, aradığınız hedef kitleyi kolayca bulduğunu göreceksiniz.

Yanlış Pazarı Hedeflemek

Hedef kitle geliştirmek için çok çalıştığınızda ve sonra hiçbirinin pazarlama çabalarınıza cevap vermediğini anladığınızda ne olur? Bazen gerçekten beğenenleri değil, ürünü beğenmesini istediğimiz insanları hedefliyoruz. İşinizi kimin sevip kimin sevmediğini tam olarak anlamak için mevcut ve geçmiş müşterilere bakmak önemlidir. Bazen yanlış pazarı hedeflemek, hiçbir pazarı hedeflememekten daha kötüdür. Çünkü geri dönüş olmadan daha fazla zaman ve çaba harcarsınız.

Bir fitness eğitmeni, fitness ile ilgilenen kişileri hedeflemelidir. Bir seyahat şirketi, seyahatle ilgilenen kişileri hedeflemelidir. Ürününüz veya hizmetiniz, sunduğunuz ürün veya hizmetlerle zaten ilgilenen kişileri hedeflemelidir.

Metin Liçis’ten Özgüveninizi Geliştirecek 6 Değerli İpucu

Ünlü iş insanı Metin Liçis’ten aldığımız bilgilere göre özgüven öğrenilebilir bir olgudur. Ancak, bunun için sabırlı olunması gerekiyor.

Birçok insan kendinden daha emin, bağımsız düşünebilen ve zihinsel olarak daha güçlü olmak bir yapıya sahip olmak ister. Bunun için pek çok yol deneyen insanlar, özgüvenli kişilere her zaman imrenerek bakar. Peki neden bazı insanlar özgüvenliyken, diğerleri bu konudan muzdariptir? Özgüveni geliştirmek için ne yapmak gerekir?

Bu soruların cevabını öğrenebilmek için Metin Liçis’ten aldığımız etkili ipuçlarına hep birlikte göz atalım.

1. Korkularınızla yüzleşin

Amerikalı motivasyon konuşmacısı Dale Carnegie stratejisini şu şekilde ifade etti: “Tam olarak korktuğunuz şeyi yaparak güven kazanırsınız ve böylece bir dizi başarılı deneyim kazanırsınız.” Bu nedenle, özgüvenini artırmak için konfor alanınızdan çıkmanız ve korkularınızdan kurtulmanız gerekir.

Çoğunlukla korkularımız abartılıdır. Neler olabileceğini tahmin etmeye çalışarak, başkalarının olası yanıtlarını düşünür ve bir tür ileriye dönük itaatle hareket ederiz. Bunun sandığınız kadar kötü olmadığını ve düşündüğünüzden çok daha fazlasını başarabileceğinizi ne kadar sık ​​anlarsanız, özgüveniniz o kadar artar.

2. Kendinize hata yapma izni verin

Yaptığınız hatalar için kendinizi suçlamayın. Bunu yaparken, sürekli olarak egonuzu zedeler ve kendinizden şüphe etmeye alışırsınız.

Hatalara karşı tutumunuzu değiştirmeye çalışın ve bunları kendinizi geliştirmek için bir fırsat olarak görün.  Etrafına bakarsanız, meslektaşlarınızın ya da arkadaşlarınızın da hata yaptığını göreceksiniz. Bazı hataların olması normaldir.  Önemli olan, bu hataların nasıl ortaya çıktığını bulmak ve onlardan ders almaktır.

Bir hata, değerinizi belirleyemez. Ondan korkmak için hiçbir sebep yok. Kendinize daha fazla güvenin ve arada bir hata yapmaya hazır olun. Bu tutum, özgüveninize çok yardımcı olur.

3. Kendinizi rahat ettirin

Kendinizi ne kadar rahat hissederseniz ve kendinizden ne kadar memnun kalırsanız, özgüveniniz o kadar güçlü olacaktır. Hem içeride hem dışarıda rahat hissettiğinizden emin olun. Sizi mutlu eden ve size güç veren şeyler yapın.

Bu aynı zamanda giysiler için de geçerlidir. Kendinizi rahat ve güvende hissedeceğiniz bir şekilde giyinin. Görünüşünüzden memnun değil misiniz? Neyi değiştirebileceğinizi düşünün. Giyim tarzınız veya saç stiliniz gibi şeylerden tamamen memnun olduğunuzdan emin olun.

4. Kendinize gülün

Kendinizi çok ciddiye almayın ve kusursuz bir izlenim bırakmamaya çalışın. Rahat bir duruş, korkularınızla yüzleşmenizi kolaylaştıracaktır.

Kendine gülebilenler sadece büyük bir özgüven göstermekle kalmaz, aynı zamanda cana yakın, insani ve dışa dönük görünürler.

5. Kendinizi övün

Bir aynanın karşısına oturun, kendinize ve gözlerinize bakın. Sonra adınızı ve kendinizi iyi hissettirecek şeyler söyleyin: “Harika ve değerli bir insansın. Harika görünüyorsun. Çok güçlüsün. Bugüne kadar çok şey başardın. Seni seviyorum!”

Evet, ilk bakışta tuhaf görünüyor, hatta utanç verici. Ancak, bu sizin için ne kadar zor olursa, o kadar güvensiz olduğunuz anlamına geliyor ve belli ki (henüz) kendinizi kabul edemiyorsunuz.

Yine de, kendinizi aşın ve bu egzersizi tekrarlayın. Zamanla daha iyi ve kolay olacak. Bu tür olumlu onaylar, inançlar ve düşünceler birçok kişinin düşündüğünden daha güçlüdür.

6. Övgüleri kabul edin

Biri size iltifat ederse, buna izin verin ve kabul edin. Özgüven eksikliği varsa, olumlu yorumlar genellikle önemsenmez ya da sorgulanır. Slogan: “Kesinlikle öyle demek istemedi!”, “Bu hiç de doğru değil!”

Bu düşüncelerden kurtulun, iltifatları sorgulamayı ve analiz etmeyi bırakın. Sadece bunun için mutlu olun. Başka bir kişiden gelen samimi bir iltifat, benlik saygısını muazzam bir şekilde arttırabilir.